Perşembe, Temmuz 6

Chinatown



1974 yapımı Chinatown kötü bir film değildir. Ama düşük tempolu ve uzundur... O nedenle izlemesi zor. Üstelik bir dedektifin olayları çözmesini izlediğimiz için, yani bir iz sürdüğümüz için, her an tetikte olmamız gerekiyor. Bu da kolay iş değil.

Filmi yapanlarn seyirciyi düşünmeye zorlamasına hiç karşı değilim ama düşük tempoda ayakta kalmak zor. Hele yoğun bir günün ardından iki saat film izleyecekseniz. (Chinatown 130 dakika bu arada)

Jack Nicholson filmde çok iyidir ama yanındakiler onun yarısına anca ulaşırlar. Bu da bizim filmden kopmamızı sağlayan başka unsurlardandır. Son periyotta tempo hızlanır, neler oluyor dersiniz ama iş işten geçmiştir. Tarihe geçecek sıkıcı bir basketbol maçının unutulmaz son iki dakikasını izlemeye benzemez. Birçok parça artık geride kalmıştır. 

IMDB'de yüksek puanı olan, 250 içinde yer alan bir film. O kadar yukarıda olmasını kabullenemedim. Bir de 1974 Oscar adaylığı var. Aynı seneye tarihin en iyi filminin denk gelmesi şanssızlığı olmuş, yoksa bir de Oscar alacakmış. Gerçi "En iyi senaryo" ödülünü alıyor yine. Tabi bir de  haksızlık etmemek lazım, son 20 senenin her Oscar'ına aday olabilecek ve çoğunda da ödülü alabilecek bir film.

Esasında bir Roman Polanski filmi yerine Alfred Hitchcock havası vardı. Belki usta el atsaydı, film biraz daha elle tutulur hale gelirdi. Sanki hikayenin kendisi gibi yapım sürecinde de işler de karışmış biraz.

Ortalama üstü olan ama olağanüstü olmayan bir film. Tekrar izlersem belki daha çok severim. Zaten bazen bu korku nedeniyle bloga yazarken daha dikkatli davranıyorum. 20 sene sonra kendime kızmayayım...

Hiç yorum yok: